Yazı: Aslıhan Sever
Sarı saç, mavi göz, kalın dudak, uzun bacak = Güzel! Ya da 90-60-90 vücut, siyah saç, beyaz ten, iri, yeşil gözler = Güzel! Sizce güzel kelimesinin hakkı bunlar mı? Peki ne? Güzelliğin tanımı aslında herkese göre değişse de, standart bir güzellik ölçüsünün de var olduğunu kim inkar edebilir? Öyle ki, altın oran diye bir şey var. Şu sıralar favori dizilerimiz arasına eklenen Fi’nin ismi de, kelimenin anlamından geliyor; kusursuz güzellik ile ilgili geometrik ve sayısal orana verilen isim Fi. Can Manay’ın Fi sevdası hayatının her alanında hakim aslında, Duru’ya olan takıntısı Fi’ye olan hayranlığının kanıtı. Elbette kusursuzluk hayatımızın her alanında güzelliğe giden kapının anahtarını açabiliyor ama bu durum, güzel kelimesinin geniş bir skalada anılabileceği gerçeğini değiştirmiyor. Tek bir güzellik anlayışının olması mümkün mü?
Naomi Campbell, Cindy Crawford, Kate Moss, Shalom Harlow, 1995
O farklıydı
Cindy Crawford, Claudia Schiffer ve Naomi Campbell‘dan tarz ve görünüm olarak ayrılan bir modeldi Moss. Uzun bacakları, dolgun hatları, bebeksi bir yüzü yoktu belki ama bu onun başarısına engel olmadı.
Kate Moss, 1994
Sosyal güzellik
Özellikle son yıllarda artan popüler olma arzusu ve sosyal medya bağlantısı sayesinde aslında herkes bir noktada birbirine benziyor ve haliyle orijinal olana ilgi artıyor. Hal böyle olunca kemerli burnu, kemikli yüzü, lekeli bir vücudu olan kadınlar bir adım öne çıkabiliyor. 90’lı yıllarda anti-supermodel olarak ortaya çıkan Kate Moss örneği gibi… Cindy Crawford, Claudia Schiffer ve Naomi Campbell‘dan tarz ve görünüm olarak ayrılan bir modeldi Moss. Uzun bacakları, dolgun hatları, bebeksi bir yüzü yoktu belki ama bu onun başarısına engel olmadı. Çoğu markanın yüzü olmayı başardı. Çünkü benzersizdi.
Winnie Harlow, 2015
Lekeler de güzeldir
Şu anda ünlü bir model olan ve pek çok dergiye kapak olan vitiligo hastası Winnie Harlow, güzellik kelimesinin ‘farklı’ ile beraber aynı cümleye çekilmesine neden olan kadınlardan. Çoğu dergiye kapak oldu ve birçok tasarımcıya da ilham. Halbuki okul yıllarında farklı ten rengi yüzünden arkadaşları tarafından defalarca dalga konusu olmuş, hatta iş okulu bırakmaya kadar varmış. Ama bu onun bugün başarısız ve ‘çirkin’ olarak anılmasına neden değil, hatta tam tersi. Vitiligosu olmasa belki de onu hiç tanımayacaktık. Güzellik hakkında kendisine sorulan bir soruya şöyle yanıt veriyor Harlow; “Kendinizi çirkin hissetmenizi sağlayabilecek tek kişi kendinizsiniz. Bir başkasının kendinize olan güveninizi azaltmasına izin veremezsiniz çünkü bu sizin güveniniz. Bir başkası sizi sevmeden önce siz kendinizi sevmelisiniz.” Aslında sadece bu sözler bile her şeyi açıklamaya yetiyor. Winnie Harlow güzel ve başarılı bir model olabilmek için bebeksi bir surata ya da pürüzsüz bir tene sahip olmak zorunda olunmadığının en güzel kanıtı.
Daphne Groeneveld, 2016
Doğa Bursalı
Molly Bair, 2017
Güzel yerine karakteristik olmak
Biz istesek de istemesek de dünya değişiyor. Artık farklı yüzlere, farklı imajlara ihtiyaç duyuluyor ve her şey doğala dönüyor. Son birkaç senedir yükselişte olan ‘yokmuş’ gibi makyajı, 10 sene önce duymuyorduk bile. Her şey daha abartılıydı. Mesela kaşlar hiç alınmamış gibi değildi ya da saçlar doğala yakın tonları tutmuyordu. Oysa şimdi keskin hatlar, karakteristik yüzler, vücutta bulunan ve estetik anlayışına göre kusur sayılabilecek her şey modern ve güzel. Bakınız Öykü Baştaş! Hikayesi oldukça dikkat çekici. Instagram hesabında paylaştığı hashtag sayesinde New York’taki bir ajans onu keşfedip, davet ediyor. Daha sonra Ford Model ile sözleşme imzalıyor ve Gucci, Acne Studios, MSGM gibi markaların defilelerinde boy gösteriyor. Ve kariyerinin ilk yıllarında müthiş başarılara imza atıyor. Peki neydi Öykü Baştaş’ın güzelliğinin sırrı? Modern ve farklı diyebileceğimiz yüz hatları, kemikli suratı onu karakteristik bir kadına dönüştürüyor. Ayırt ediliyor! Ayrıca inanılmaz mütevazı olduğu da bir gerçek ki dış görünüşüyle ilgili gelen eleştirilere son derece olgun yanıtlar veriyor. Aynı şekilde Günce Gözütok ve Doğa Bursalı da dış görünüşleriyle fark yaratan modellerimizden. Zaten bedenlerimizi değerlendirirken kendimize ve dışarıya verdiğimiz enerjinin yorumunu neden başkalarına bırakıyoruz ki? Belki de çeliştiğimiz nokta burası…
Winnie Harlow, 2018
Estetik ve güzel olma kaygısına kadın açısından bakarsak aslında bu çelişkinin nedenini buluyoruz. Kadınlar, erkek egemen bir dünyaya doğuyor. Doğduğu günden öldüğü güne kadar bakımlı ve güzel olması bekleniyor. Sonra biz de kendimize haksızlık yapmaya başlıyoruz. Karşı cinsin gözünde nasıl görünüyoruz? Şu an nasıl görünüyoruz? Yazı yazarken ya da kitap okurken, patlamış mısır yerken nasıl görünüyoruz? Dolayısıyla kendimizi gözlemlediğimiz yanımız başkalarının bizi gözlemlediği kısımla uyumlu olsun istiyoruz. Haliyle kendimizi kusurlarımızla kabul etmemiş oluyoruz. Ama başkası tarafından kusur diye düşündüğümüz şeyleri görmeyip ya da fazlasıyla görüp, sindirip, bunu avantaja çevirebilirsek, aslında dünyanın en güzel insanı olabiliriz. Tıpkı modern dünyanın güzel yüzü olarak karşımıza sıklıkla çıkan Molly Bair gibi… Uzaylı, goblin, fare gibi çok fazla eleştirilere maruz kalmış bir model Bair. Bunun nedeni gözlerinin birbirine mesafeli, kulaklarının da büyük olması… Ama o verdiği bir röportajda, “İnsanlar bana uzaylı derken, ben normalim diyordum” diyor. Şu anda Prada, Dior ve Chanel gibi markaların şovlarında yürümüş başarılı bir model o. Aynı şekilde Lindsey Wixson da farklı ve doğal görünümünü bozmayıp, bunu başarılı bir şekilde yönetmiş bir model. Aralık dişleri, büyük dudakları ve küçük ağzıyla orijinal bir görüntüye sahip ve çok fazla markanın da yüzü olmaya devam ediyor. Aynı şey Daphne Groeneveld için de geçerli. Özellikle doğal olanı bulabilmenin zorlaştığı bu dönemde fark yaratmaları çok da beklenir bir durum değil mi? 90’lar ve 2000’li yıllardaki kusursuz güzellik anlayışı devretmişken belki de kusurlar, modern dünyanın en gerçek yanı olarak karşımızdalar.
Öykü Baştaş, 2018
Günce Gözütok
