Moda bazen yüksekten uçar

Yazı: Simay Engür

Kızılderililer başlarını süsleyen kuş tüylerini, güneşin temsilcisi olarak görüyordu. Tabii o günden bugüne rengarenk tüylerin modanın çekim alanına gireceğini kimse tahmin edemezdi. Kuş tüylerinin 18. yüzyıl maskeli balolarındaki gizli görevini ve 20’lerin Berlin şıklığındaki dominant tavrını düşünürsek, onlar her daim yüksekten uçan ikoniklerden. Endüstrideki teknolojik ivmeyle birlikte, tercihimiz elbette ki yapay olanlardan yana. Ancak makus tarihlerini bilmek şart! Yüzyıllardır bilhassa soylu kadınların vazgeçilmezi olan deve kuşu tüyü, aniden şov dünyasına girerek orta sınıfın eğlence kültürüne dahil oluveriyor. Ve böylece moda tarihinde önemli bir dönem açılıyor. Bu bir rütbe düşüşü mü yoksa devrimci bir geçiş mi bilinmez; ancak tüyler en köklü moda sahnesinden bu sezonun trendlerini selamlamayı yine başarıyor.


1- Ressam thomas Gainsborough’un  portraıt of A lady in blue tablosu.
2- 18. yüzyıl kadınları başlıklarına taktıkları deve kuşu tüyleriyle zengin bir görünüm kazanıyordu.

Gözleri tamamen kapalı
Ortaçağ’dan beri kostümler, insanların daha rahat davranmasını sağladığı için panayırlarda ve gece eğlencelerinde sıklıkla tercih ediliyordu. 18. yüzyıldan itibaren zenginlerin sosyal konumlarını sergiledikleri şatafatlı partilere dönüşen bu balolar, özellikle Venediklilerin maskeleri ve soyluluklarını göze sokan kuş tüyleriyle akıllara kazındı. Aynı dönemin Avrupa’sında asil kadınların göstergesi olan pasta katlarını andıran devasa elbiseler, geniş başlıklarına taktıkları deve kuşu tüyleriyle daha da abartılı ve zengin bir görünüm kazanıyordu. Yüzyılın ünlü ressamlarından Thomas Gainsborough’un tablolarında rastladığımız İngiliz soylu kadınlar, dönemin görkemli moda anlayışının günümüzde dolaşan hayaleti olarak hala aramızda. Ancak ne İngiltere ne de İtalya; bu yıllarda dönemin göbek bağının hiç kuşkusuz Fransa’ya bağlı olduğu su götürmez bir gerçek. O dönemde tüm Avrupa’yı saran fırfırlı jüponlar, korseler ve abartılı biçimde kabarık saçlara eşlik eden devekuşu tüyleri Paris’in üst tabakasının biricik eseri diyebiliriz. 19. yüzyıldan itibaren elle boyanmış sayfalardan oluşan moda dergileriyle, kuş tüyü ve çiçeklerle süslenmiş abartılı şapka tasarımları yayılımını hızlandırarak yerini sağlamlaştırdı. Yüzyılın sonlarına doğru uzun ve kabarık Apollo topuzlar tüm kadınların yeni arzusu oldu. Saçların ortadan ayrılıp, iki yandan örülüp bükülmesiyle yapılan devasa topuzda son dokunuş yine kuş tüyleriyle parlatılıyordu.


Fransa’nın gece kulüplerinde deve kuşu tüyünden yapılmış etekleriyle sahne alan Dolly Kardeşler.

Dansın ritmine ayak uyduran kuş tüyü kostümleriyle Josephine Baker, ikonik yükselişini ilan etti.

Josephine Baker



The Great Gatsby filmiyle, altın 20’lerin partilerine ve geceyi aydınlatan kusursuz kıyafetlerine tanık olabilirsiniz.

Altın 20’ler
Savaş döneminin ardından Berlin’de tavan yapan güzel sanatlar, eğlence ve gece hayatı birçok yönden modayı etkisi altına aldı. Şehrin popüler kulüplerinden Eldorado madalyonun iki yüzünü temsil eden sosyete ve travestilerin birlikte eğlendiği en gözde mekandı. Geçmişin uçuk partilerinin yegane yansıması olan Eldorado’daki asi ve coşkulu kadınlarının ortak noktası, kuş tüylerinden yapılan abartılı aksesuarlarıydı. Berlin’in kaotik havasından uzaklaşıp, bakış açımızı Paris’in kabarelerine çevirdiğimizdeyse dansın ritmine ayak uyduran kuş tüyü kostümleriyle Josephine Baker, ikonik yükselişini ilan etmişti. 1925’te La Reve Negre Müzikali’nde öne çıkan Josephine Baker’ın tüm kostümleri, hem şov dünyasını hem de önde gelen tasarımcıları harekete geçirdi. Fransa’nın gece kulüplerinde deve kuşu tüyünden yapılmış etekleriyle sahne alan Dolly Kardeşler ise bir diğer dans ve tüy flörtünün açık adresi oldu. 20’lerin çarpıcı aksesuarlarından yelpazeler de son kez moda sahnesindeydi. Yelpazeler, farklı renklere boyanabildiği için genellikle deve kuşu tüyünden üretiliyordu. Dönemin parfüm şirketleriyse kokulu yelpazeler üreterek, tüketim savaşında moda cephesini son derece şık bir yolla savundu. En İyi Kostüm dalında Oscar heykelciğini kazanan 2013 yapımı The Great Gatsby filmiyle, altın 20’lerin sabahın ilk ışıklarına kadar süren partilerine ve geceyi aydınlatan kusursuz kıyafetlerine tanık olabilirsiniz.


Marilyn Monroe, Cher, Audrey Hepburn

Modern zamanlar
Kuş tüyünün önce soylulardaki sonra kabarelerdeki doğal döngüsü, ilerleyen yıllarda popüler kültürün beyaz perdesinde tarihsel bir imge olarak yer aldı. Marilyn Monroe’nun cazibesinin yükseldiği 50’lerde, River of No Return filminin afişinde kuş tüyü başlığıyla Marilyn Monroe yeni Afrodit olarak kutsallığını bir kez daha ilan etti. Gentlemen Prefer Blondes filmindeki performansıysa, Josephine Baker’ın sahne kostümlerine selam gönderdi. Kuş tüylerinin yeniden yükseldiği bir diğer film şüphesiz ki 20. yüzyılın başlarında Yazar Bernard Shaw’ın kaleme aldığı Pygmalion oyunundan uyarlanan My Fair Lady oldu. Zarafet tanrıçası Audrey Hepburn tarafından canlandırılan Eliza Doolittle karakterinin kıyafetleri, 1900’lerin kadın siluetini yeniden tanımladı. Böylece 60’lı yıllarda sinemanın ışığı doğrultusunda kuş tüylerinin zamansız ikonikliği, bir kez daha moda çekimlerine, podyumlara ve kırmızı halıya güncellenmiş haliyle sızmaya başladı. Pop müziğin kraliçesi Cher’in 1974 Met Gala’ya Bob Mackie tasarımı tüylü elbiseyle katılması ve ondan ilhamla Kim Kardashian’ın Roberto Cavalli tasarımıyla 2015 Met Gala’da Cher’in ikonik havasını estirmesi yine kuş tüyünün devleştiği anlardan. Ayrıca İtalyan modaevi Gucci’nin Hillary Swank için 2011 Oscar Ödülleri gecesi için deve kuşu tüylerinden tasarladığı elbisesinin, 30’lu yılların yıldızlarına gönderme yaptığını da hatırlamakta yarar var.

Başa dön tuşu