Tekstil sektörünün 20 yıllık geçmişiyle dev markası Cengiz Aktürk ve koleksiyonları ve tasarımlarıyla dikkat çeken ünlü tasarımcı Cihan Nacar, büyük bir dönüşümü ilan ediyor. Cengiz Aktürk markasının kreatif direktörlüğünü üstlenen Cihan Nacar, merak uyandıracak bir yeni koleksiyon ile markanın mihenk taşı olarak anılacak muhteşem bir iş birliğinin heyecanını bizimle paylaşıyor. Tasarımcı Cihan Nacar, bugüne uzanan kariyer yolculuğunun hikayesini anlatırken arzularınızdan ve tutkularınızdan vazgeçmemeyi, değerlerinize sahip çıkmayı da önemli bir yere koyuyor ve ekliyor: “İlgi duyduğunuz her ne ise peşinden gidin. İş, aşk dostluk hepsi için; ne derlerse desinler koşa koşa gidin. Hayat, başkalarının yargılarıyla harcanmayacak kadar kısa, bir o kadar da biricik ve değerli.” Köklü bir marka ve ünlü bir tasarımcının işbirliğinin ardından ve yeni koleksiyonun bir adım gerisinden merak ettiklerimizi konuşuyoruz, bize katılın!
Kariyer yolculuğunuzda ilk günden bugüne nasıl bir dönüşüm geçirdiğinizi düşünüyorsunuz?
Ben, bir çocukluk hayalimin peşinden koştum. Zamanla ailemin de desteğiyle bu arzumu kariyer hedefim haline getirdim. Uzun fakat çok keyifli bir eğitim sürecinden sonra, iyi ki hayalim kariyerim olmuş diyorum. Kendi adımı taşıyan markamla birlikte yürüdük, koştuk ve büyüdük. Kariyerimin ilk dönüm noktası, katıldığım bir tasarım yarışmasında tasarladığım mayo ile birincilik kazanmaktı. Adeta bir kitabın başlangıcı gibiydi. En can alıcı ve sürükleyici kısma bir örnek ise Kiev’de senfoni orkestrası ile gerçekleştirdiğim defilemdir. Unutulmazdı! Yurt dışı işler apayrı bir heyecanmış ve bunu deneyimlemek gerçekten çok keyifliydi.
Yaratıcı zihinler, şüphesiz farklı noktalara odaklanabiliyor ve aykırılığıyla yeni ufuklar açıyor. İlhamınızı nereden ve nasıl alıyorsunuz? Sizin yaratıcı tarafınızı besleyen hangi tutkular ve alışkanlıklar var?
Sanat eğitimi almış bir tasarımcı olarak sanatın her alanına hayranım. Bu nedenle, koleksiyonlarımda bu etkiyi fazlasıyla görebilirsiniz. Her dönem ilham kaynağımın değişmesine rağmen, genel olarak görsel sanatlardan çok fazla etkileniyorum. Bir sezon izlediğim bir bale gösterisinden ilham alırken; sonraki sezonda gezdiğim bir mimari yapıdan etkilenebiliyorum. Sanat çok dipsiz bir kuyu ve içinde kaybolmak hoşuma gidiyor. Tutkum da alışkanlıklarım da sanata çıkıyor. Sanat ve moda birbirini çok destekleyen iki kavram. Her ikisinin de temelinde sahip olduğu öğeleri iç içe kullanmanın insana farklı bakış açıları kazandıracağını düşünüyorum. Seyahat etmek de beni çok besleyen bir diğer şey. Yeni yerler görmek ve keşfetmek çok heyecan verici.
Cihan Nacar ve Cengiz Aktürk buluşması nasıl gerçekleşti? Sizin imzanız, bu köklü marka üzerinde muhtemelen nasıl bir etki yaratacak?
Cengiz Aktürk, sektörde ismini uzun zamandır duyduğum bir marka. Kendisi ve oğullarıyla aylar önce ilk toplantımızı gerçekleştirmiştik. Moda sektörü, tekstil sektöründen farklı dinamiklere sahip. Tasarımlarımı çok beğendiklerini ve onların kreatif direktörlerini olmamı istediklerini benimle paylaştılar. Tek seferlik bir tasarım macerasından çok; uzun soluklu bir iş birliğine imza atmak istedik ve iyi ki de atmışız. Bana markalarını emanet ettikleri için çok şanslıyım. Cengiz Aktürk, 20 yılı aşan geçmişiyle tekstil sektörünün köklü firmalarından biri. Bir aile firması olarak genç varislerin, moda sektörüne adım atarak Cengiz Aktürk markasını moda sektörüne kazandırma hevesleri beni de çok heyecanlandırdı. Tekstil sektöründeki ‘know-how’ları (tecrübeleri), inandıkları ve güvendikleri bir tasarımcının tasarımlarıyla birleşecek. İlkler benim için apayrı bir heyecan. Hiç düşünmeden kabul ettim.
Cihan Nacar’ın tasarımları, Cengiz Aktürk markasının gelecek koleksiyonlarında neyi vadediyor?
Hem benim hem kendilerinin uzun vadeli hedefi tekstil kökenli bir markanın bir moda markasına dönüşmesi. Bu, popüler bir çıkış yapıp sezonluk ticari kaygı güttüğümüz bir iş değil. İlmek ilmek işleyerek, adım adım ve tüm alanlarda 360 derece bir iletişim faaliyeti yürüterek yapılabilecek bir dönüşüm. Burada da kendi iletişim danışmanım Niran Hürel Herder ile çalışıyorum. Cengiz Aktürk için hazırladığım ilk koleksiyon için yıllardır benimle olan, çizgimi bilen muhteşem ekibim de yanımda. Bir markanın dönüşümü tamamen bir ekip işi. Cengiz Aktürk ekibi ile çalışmak da çok keyifli. Genç varislerin tutkusu, Cengiz Bey’in vizyonu ve ekip ruhu bir araya gelince köklü bir değişiklik yaratacağız.
Trendler sizi ne kadar etkiliyor? Bir tasarımcı olarak, özgünlüğünüzü korumak ve yeni bir şeyler üretmek adına nelere dikkat ediyorsunuz?
Trendlere ne boyun eğerim ne de tamamen sırt çeviririm. Körü körüne bir şeyin yalnızca trend diye peşinden koşulmasını anlamıyorum. Kişiler modanın kendilerine hükmetmesine izin vermemeli; sadece kim olduklarına, giyim tarzlarına ve yaşama biçimleriyle neyi ifade emek istediklerine karar vermeli. Özgünlük konusundaysa konuşulmak ve ses getirmek için asla Cihan Nacar çizgisi dışına çıkmam. Koleksiyonumu sergilediğimde izleyicimi büyüleyerek şaşırtmak isterim. Dile dolanmakla kalıcı olmak farklı şeyler. Bence bir kişinin özgünlüğünü koruması karakteriyle ilgili. Tasarımcı olmasaydım da özgün olurdum anlayacağınız. Yeni bir şeyler üretirken hep final sahnesini düşünürüm. Tatminim paylaşmaktan geliyor. Ben, defilelerimde selamlamaya çıktığımda karşımdaki insanın gözlerine bakmalı, gözlerinden o duyguyu ne kadar paylaştığını hissetmeliyim; o bana zevk verir.